Çalışma hayatında gerek çalışanların gerekse firmalar için kritik dönemler vardır, bu dönemler yükselme ve tanınmışlığın yanında süreklilik için olmazsa olmazlardandır. Her iki durumda da bireysel ve tüzel kişilik olarak tanımlanan kişi yada kurumlar, bildikleri işle başlamalılardır. Firma kurma maliyetleri çok yüksek değildir. ilk yatırım 5000 (Beş bin) Türk Lirası civarındadır. Önemli olan ne iş yaptığı ve getirisi götürüsünü karşılamalıdır. Son dönemlerde “Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri ” bu konu için güzel bir örnektir.
6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ile çalışma hayatına bir takım sorumluluklar ve düzenlemelere şekil veren kanundan sonra mantar biter gibi açılan OSGB’lerin sayısı 2020 (ikibinyirmi) sayısına kadar ulaşmıştır. İstanbul (509), Ankara(213), İzmir(120), Antalya (95), Kocaeli(93), Bursa(81) başta olmak üzere bir ilde çok sayıda OSGB kurulması ile vergi yükü ve genel giderlerin hepsinde benzer olduğu için ve gelir olarak işçi sayısına göre hesaplanan İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi görevlendirilmesi sınırlı bir sayıda olmasının yanında fiyatların çalışan başına; Maaş+sigorta+stopaj+gelir vergisi+kurumlar vergisi+damga vergisi+kdv+diğer vergilerin yanında işyeri kirası+telefon+stopaj+yetkilendirme ücreti+muhasebe ücreti+şirket genel giderleri+yol+araç+banka masrafları+ofis malzemeleri+kırtasiye giderleri ve genel giderleri topladığınızda gelirler olarak fiyatların düşmesi hatta bu gider kalemlerini hesaplamasını bilmeyen OSGB’ler yüzünden işin yapılması ve kalite gibi değerlendirmelerden uzak sadece gelire bakan yada satışta görevli çalışanların komisyonlarına bakarak verdikleri teklifler iş yapılamaz duruma getirmiştir.
Bu fiyat düşmesinden işveren firmaların kazandığını düşünüle bilinir. Ancak konuşulan yada tasarruf edilen rakamlar gerek yıllık bazda bile değerlendirilse bile iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi işyerinde önleyici tedbirler konusunda firmaya hizmet vermektedir. Olacak bir iş kazasında veya meslek hastalıklarında karşılaşılacak rakamlar abartısız şekilde ifade ediyorum yüz katı duruma göre bin katı mertebesindedir.
Yanlış yargılardan birisi de , kaza zaten oluyor ve işverenler ne yapsa ceza alır!. Elbette kaza olduktan sonra bir kişi yada kişiler zarar gördüğü için ve Hukuk ; “kar amacı güden kuruluş olarak faaliyet gösteren firma “ olacağı için bunun maddi yada manevi olarak tazminini işverenden isteyecektir. Önemli olan işyerinde kaza olmamasıdır. Kaza olarak nitelendirilen olay %2 ‘dir. Geriye kalan işyerinin; yönetiminin, çalışanının, uzmanının bilgisizliği veya ihmalinden kaynaklanmaktadır. İşçi sayısı ne olursa olsun faaliyetinin tehlikelerine göre minimum sürelerde (bu elbette ayda 1-2 saat olmayacaktır) bir çalışma yapılması, eğitimler düzenlenmesi için bir mesai harcanmalıdır. Şimdiki fiyatlar bu mesainin harcanması için gerekli olanakları fiyat ve zaman olarak sağlamamaktadır.
Maalesef daha yapılan iş konusunda bilgi ve tecrübe farkına gelemedik bile. Bakanlık A, B, C sınıfı gibi bir sınıflandırmaya gitse bile Aralık 2013 tarihinde yaptığı bize göre yanlış bir uygulama ile bırakın iş sağlığı ve güvenliği konusundaki tecrübesini, iş tecrübesi olmayan kişilere bile sınava girme hakkı tanımasından dolayı bir şekilde haksız rekabete yol açmış olmasından dolayı ki 2004 yılında bunun tam tersini yaparak yıllarca 600 (altıyüz) kişi civarı sayıda A Sınıfı Sertifikalı kişilerle firmaları karşı karşı getirerek 35.000 (otuzbeşbin) TL maaş seviyelerine getirildi. Elbette ki bu maaşların hak edildiği pozisyon ve projeler olabilir. Ancak Çok tehlikeli işyerlerinin hepsinin bu 600 kişi ile çalışmak zorunda olması acımasız bir uygulama oldu. Konusunda yıllardır çalışma yapıp ta bu sertifikayı alamayanların açtıkları davalar sonucunda yönetmelik uygulaması durduruldu ve bilinen süreç sonrasında bu günlere gelindi. Değişmeyen bir gerçekse yılda ortalama 1.500 (BinBeşyüz) kişinin iş kazası sonucu hayatını kaybetmesi ve yaklaşık 1.5 (Birbuçuk)* katı kişinin meslek hastalıkları sonucu (* dünya istatistiklerine göre orandır) hayatını kaybetmesi değişmemiştir. Hatta toplu ölümlerin yaşandığı facialarda yaşanmaya başlamıştır. Böyle giderse bu toplu ölümlü kazalar artacaktır.
Gerek Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri, gerekse bireysel İş Güvenliği Uzmanları ve İşyeri hekimleri kendilerini geliştirmeleri işin tehlikeleri, genel önlemler, acil durum tedbirleri gibi ilgili her konuda eğitimler almalı ve sertifikalandırılmalıdır.
Bu konuda Aralca Akdemi olarak sektöründe tecrübeli eğitmenleri ile en iyi seviyede bu eğitimleri vermektedir. İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri başta olmak üzere kısacası bütün ilk amir ve yöneticilerin bu eğitimlere katılmadan bu pozisyonlarda olmaması gerekmektedir. Çünkü olacak bir kazada veya meslek hastalıklarında mahkeme karşısına çıkacaklarını göz ardı etmemelidirler.
Firma sahibi olarak, her kademedeki kişileri bu eğitimlerden geçirerek kişibaşı ortalama 1.000.000 (Bir milyon) TL gibi tazminat rakamları ile karşı karşıya kalmaması için ARALCA ‘nın uyguladığı “Eğitim İhtiyaç Analizi ” yaptırarak korunabilir. Sadece bu konuda hizmet almak istediğinizi belirtir bir maili egitim@aralca.com.tr tarafımıza iletmeniz yeterli olacaktır.